Anlatmak istediğim bir şey var, bin bir şekle sokup söylemek arzusuyla yandığım bir tek şey: O da sizi sevdiğim. Bunun dünyanın teşekkülünden beri kaç milyar defa tekrar edildiğini unutmuyorum, fakat siz söyleyin, canlılığından bir şey kaybetmiş mi? Kâinatta hiçbir mevcudun olamayacağı kadar taze ve olgun değil mi?.. Bu öyle bir kelime ki, doğuyor ve doğuşuyla beraber kemali de içinde getiriyor.
Sizi seviyorum…
İÇİMİZDEKİ ŞEYTAN
Sabahattin Ali’den aşka, yalnızlığa ve hayata dair unutulmaz cümleler…
A propos de l’auteur
Sabahattin Ali (d. 25 Şubat 1907, Gümülcine, Yunanistan – ö. 2 Nisan 1948, Kırklareli) Cumhuriyet döneminin ilk yıllarında gerçekçi edebiyat akımının öncülerindendir. Yapıtlarında toplumsal eşitsizlikleri ve Anadolu insanının yaşamını anlatmış, üslubunda gözleme ve güçlü doğa betimlemelerine yer vermiştir. Edebiyat dünyasına şiirle adım atan Sabahattin Ali, asıl olarak öykü ve romanlarıyla tanındı. Milli Eğitim Bakanlığı tarafından 1928’de Almanya’ya gönderildi, iki yıl boyunca Potsdam ve Berlin’de eğitim gördü. Yurda döndükten sonra Almanca öğretmenliği, Milli Eğitim Bakanlığı Yayın Müdürlüğü’nde memurluk ve Devlet Konservatuarı’nda dramaturgluk görevlerinde bulundu. Ayrıca çevirmenlik de yaptı. Yazdığı bir yazı yüzünden hapis yattıktan sonra, sürekli izlendiği için yurtdışına kaçmak isterken Kırklareli’nde öldürüldü. Dağlar ve Rüzgâr (1934, şiir); Değirmen (1935, öykü), Kağnı (1936, öykü); Ses (1937, öykü), Yeni Dünya (1943, öykü), Sırça Köşk (1947, öykü); Kuyucaklı Yusuf (1937, roman), İçimizdeki Şeytan (1940, roman), Kürk Mantolu Madonna (1943, roman); Esirler (1936, oyun).