Pi (π) sayısının içinde her şey var olabilir mi? Doğum tarihiniz, hatta ölüm tarihiniz bile, hatta Kıyametin tarihi. Peki, ya bunu birileri çok önceden biliyor olsaydı ve bir yere kodlamış olsalardı?
Ortaçağ’da, Amerika’yı Kolomb’dan önce bir başkası keşfetmiş olabilir miydi? Peki, ya bu gizemli kişi gerçekte yeteneğini saklamak zorunda olan büyük bir Kahinse ve oraya gitme amacı yeni bir kıta keşfetmek değil de; dünyanın en büyük sırlarından birini, bir Maya piramidindeki Kıyamet’in ne zaman geleceğini açıklayan bir Maya Kehanet takviminin sırrını çözmek olursa ne olurdu?
Mayalar, Kıyamet tarihini aslında 13.0.0.0.0 Baktun olarak hesapladılar ve bunu dev bir takvime kodladılar. Peki, gerçekte bu ne demekti? 13 Baktun, aslında Matematikte de usta olan Mayaların Pi (π) sayısı içine Kıyamet’in gerçek tarihini yerleştirdikleri dev bir koddu ve 2012 değil, daha ileri bir tarihi gösteriyordu. Mayalar bu bilgileri kendileri mi bulmuştu, yoksa kendilerinden çok daha ileri, ‘Atlantis’ denilen kayıp bir uygarlıktan mı almışlardı?
Kahin Bruno, tüm bunların tesadüf olamayacağını 22 yıllık çalışmasının sonunda anlamış ve artık tüm taşlar yerine oturmak üzereydi. ‘Her şeyin sonu geldi, artık geri dönemeyiz, artık çok geç!’ dedi kendi kendine ve tapınağın lahit kapağını kaldırıp iç içe geçmiş üç büyük taş diskin sonuncusunu da yerine yerleştirdi. Artık herşey hazırdı, çözülmesi imkansız olan Maya Takvimi’nde saklı insanlık tarihinin bu en büyük sırrını, Pi sayısı içindeki saklı kodu hesaplayarak gerçekte 13 Baktun’un hangi tarihe denk geldiğini bulmak üzereydi:
13 Baktun: 13, 3333 × 366, 6666 (gün) = 4903. kod
Pi sayısının 4903. Rakamı:
2222 yılına denk geliyordu.
1500 yılında, Güney İspanya’daki Granada yakınlarındaki bir çiftlik evinde, karanlık bir gecede, bıraktığı notlarda kendisine ‘Yabancı’ diyen gri renkli 1 metre boyundaki dünya-dışı insanımsı bir yaratık; dünyanın geleceğiyle ilgili bir dizi kehaneti içeren iki mektup ve üzerinde bir yer işaretlenmiş gizemli bir harita ile bazı şifreli karmaşık sayılardan oluşan ve geleceğe ait tarihler yazan, 100 adet rakamdan oluşan dev bir tablo ile kapının önünde duruyor, büyük siyah gözleriyle Bruno’ya doğru bakıyordu. Aslında, dev bir ‘Anagram’ olan bu sayı tablosu, 3.14 …’le başlayan ve sonsuza doğru uzanıp giden, içinde dünyadaki olayların tarihlerinin kodlandığı dev bir spiralin küçük bir parçasıydı.
Ortaçağ’da İspanya’da, Engizisyon mahkemesinde dramatik ve acı bir ölüm kalım mücadelesiyle başlayan olaylar zinciri, Bruno ve kardeşi Sofia’yı Endülüs’den başlayan ve Mayaların uygarlığının merkezi olan Meksika’daki bir Maya tapınağına uzanan tehlikeli ve uzun bir yolculuğa sürükler ve sonunda idam edilmeleriyle son bulacaktır. Fakat, açıklanan Büyük Kehanet, sadece Kilise veya onlar için bir son değil, bu kez tüm Dünyanın Sonu’nu da getirecekti. Son Kehanet insanlığı, Cennet’ten çıkarılmasıyla başlayan öyküsünün sonuna, Kıyamet’e götürüyordu..
İnsanlık nereden geldi, nereye gidiyoruz?
Bu sorunun cevabını Son Kehanet’te bulacaksınız.