Çevirmen: Armağan Ekici
Bir yandan korkun bir yandan umudun varsa iki kanatlı olursun, tek kanatla uçulmaz zaten.
Mevlânâ
Poe kendisinden sonra gelen korku, gerilim ve polisiye türlerinde eser veren belki de tüm sanatçıları etkilemiş bir deha kuşkusuz. Çünkü bir kedi, bir ev veya bir böceği merkeze alarak bir gerilim öyküsü anlatıyor görünse de aslında, şiirsel diliyle kahramanlarının kör kuyularına atar bizi ve o kuyularda korkuyla debelenirken, insanlığın garip güdülerini tartışırken buluruz kendimizi. Poe’nun hayal gücünün okuru savurup duran etkisi, öykülerinin bir nefeste okunuşuyla sanki bir bıçak kesiği etkisi yaratır. Ve o kesiğin sızısı bitmek bilmez. İblis bakışlı bir kuzgunun gölgesinde yüzen Poe ve eserleri unutulmayacak… 'hiçbir zaman!’ 'Bu fikrin beynime ilk girişi nasıl oldu söylemem mümkün değil; ama, bir kez peydahlanınca, gece gündüz yakamı bırakmadı. Bir çıkar deseniz, yoktu. Bir hırs deseniz, o da yoktu. İhtiyarı severdim. Hiçbir yanlışını görmemiştim. Bana hakaret ettiği olmamıştı. Altınında gözüm yoktu. Gözü yüzünden oldu bence!
Evet, buydu! Akbaba gözü gibi bir gözü vardı – soluk mavi, üzerinde saydam bir tabaka. Bu gözü ne zaman bana çevirse kanım donardı; böylece, yavaş yavaş – çok ağır adımlarla – kararımı verdim, ihtiyarın canını alacak, böylece bu gözden sonsuza dek kurtulacaktım.’
O autorze
Edgar Allan Poe, 1809 yılında Amerika’da doğdu. Özellikle şiirleri ve korku öyküleriyle ünlü olan yazar, polisiye, gizem ve bilimkurgu türüne büyük katkı sağlamıştır.
Çocukluğunda yetim kalan Edgar Allan Poe bir çift tarafından maddi zorluklarla yetiştirildi. Orduya katıldıktan bir süre sonra yazmaya başladı. Sadece yazarak geçimini kazanmaya çalışan ender yazarlardan olan Poe, şiirlerinden çok düzyazılarını yayımlatabilme olanağı buldu. Genç eşini veremden kaybetmesinin ardından yakalandığı pek çok hastalık nedeniyle öldü.