Bizi ateşin başına toplayan hikâye son derece, nefes kesiciydi ama Noel arifesinde eski bir evde anlatılan tuhaf bir öyküden beklendiği gibi ne kadar ürkütücü olduğunu belirtmek dışında kimsenin yorum yapmadığını hatırlıyorum, ta ki biri ruhların bir çocuğa musallat olduğunu ilk kez duyduğunu söyleyene kadar. Bahsettiğim hikâye tıpkı Noel için toplandığımız bu ev gibi eski bir evde annesiyle birlikte uyuyan küçük bir çocuğa görünen dehşet verici bir hayaletle ilgiliydi, çocuk bunun üzerine büyük bir korkuya kapılarak annesini uyandırmıştı. Ne var ki daha oğlanı yatıştırıp yeniden uykuya dalması için sakinleştirmeye fırsat bulamadan annesi de çocuğu korkutan o görüntüyle karşılaşmıştı.
O autorze
ABD doğumlu yazar Henry James, (15 Nisan 1843-28 Şubat 1916), yaşadığı dönemde edebiyat çevresinin öne çıkan isimleri arasında yer aldı; eserleri modernist ve realist olarak görüldü. İngilizcenin en büyük romancılarından biri olarak kabul edilen yazar, insan bilincini odak noktasına alarak yazın dünyasına kattığı romanların yanı sıra, edebiyat eleştirileri, gezi yazıları ve kısa öyküler de kaleme aldı. Yaşamının büyük bölümünü Avrupa’da geçiren James, ölümünden kısa bir süre önce İngiliz vatandaşı oldu. Klasikler arasına giren kitapları arasında araştırmalara en çok konu olan eseri Yürek Burgusu’nun (1898) yanı sıra Bir Kadının Portresi (1881), Daisy Miller (1882) ve Güvercin’in Kanatları (1902) yer almaktadır.